“Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. İstilâ altındaki talihsiz topraklarımızla birlikte bütün vatan, bugün en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istilâ hırsı, azminizin ve vatanseverliğinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Büyük taarruz başlamadan önce planlar yapılırken Gazi Mustafa Kemal’in planına pek çok kişinin “Biz bunu yapamayız” dediği ve buna karşılık Gazi’nin “Bu plan yapılacak” dediği biliniyor. Masada böyle hararetli ama dahice yapılan planlarla başlayan Büyük Taarruz, Sakarya Savaşı sonrası yorgun düşmüş bir ordu, firar eden askerler, yetersiz askeri teçhizat ile o dönemin yoklukları, çaresizlikleri içerisinde başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal olmak üzere kurmayları ve halkın eşsiz iradesi altında gerçekleşir.
Ankara’da Bakanlar Kurulu ile saldırı konusunda görüş birliğine varan Gazi Mustafa Kemal, bir yandan da muhaliflerin yaptığı “Türk ordusu bitik, kıpırdayacak hâli yok” propagandaları ile karşı karşıyadır. Bu hem herkesten saklamak istediği taarruz hazırlığı açısından olumlu hem de zafere en inanmış kişilerin bile üzerinde olumsuz etki yapması nedeniyle sıkıntılı bir durumdur. Harekâtı birkaç kişi hariç tüm Ankara’dan gizlemiştir. Ankara’dan ayrılacağını bilenler ise sanki Gazi oradaymış havası yaratacak ve adına çay partisi organize edildiğini duyuracaktır. Genel Kurmay Başkanı ise 13 Ağustos’ta Gazi’nin emri ile çoktan yola çıkmıştır. Tüm bu gizlilik içinde Ankara’dan tren yerine otomobil ile yola çıkan Gazi, önce Konya’ya geçer. Burada olacağını kimseye bildirmediği gibi gider gitmez telgrafhaneyi kontrol altına alarak orada olduğunun bilinmemesini sağlar. 20 Ağustos günü Akşehir’e Batı Cephesi Karargâhı’na giden Başkomutan, burada görüşmeler yapar ve sonra karargâh 24 Ağustos’ta önce Şuhut, ardından Kocatepe’nin güneybatısında yer alan çadırlı ordugâhına taşınır. Artık büyük gün gelmiştir. Bir ulus ya bağımsızlığını kazanacak ya da işgalci kuvvetlerin çizmeleri altında kalarak topraklarından sürülecektir.
Anadolu’da işgal edilen yerlerden gelen haberler iç açıcı değildir. Halk perişan, evinden barkından edilmiş, göçe zorlanmış, kadın ve çocuklar türlü işkencelere maruz kalmıştır. Yunan ordusu aldığı destek ile keşif uçakları, silah ve asker refahı açısından üstündür. Ancak şartlar ne olursa olsun bu savaş kazanılmalı ve Anadolu işgalcilere bırakılmamalıdır. Aksi halde işgal altında olan topraklarda yaşananlar tüm Anadolu’ya yayılacak ve Türkler için bir yurt kalmayacaktır. Tüm bunları bilen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal daha önce “Ya istiklâl ya ölüm” sözleri ile savaşların kazanılmasındaki zorunluluğu dile getirmiştir.