Dostlar 72 Saatte Amsterdam, büyüleyici atmosferiyle bizi bizden alan Hollanda’nın neşeli başkenti yaşadığımız bu macerayı duymayan kalmasın diye döküldü bu satırlar… 72 saatlik Amsterdam deneyimimiz, bu eşsiz şehrin her köşesinde bizi bekleyen sürprizlerle doluydu. Kanalların kenarında yürüyüşler, tarihi mekanların gizemli hikayeleri, renkli sokak sanatları ve lezzetli yemekler bu serüvenin sadece birkaç parçasıydı.
İçindekiler
Dam Meydanı’ndan Van Gogh Müzesi’ne…
Hazırsanız kendimizi kuşlar gibi özgür hissettiğimiz Amsterdam’da ilk 24 saati nasıl geçirdiğimizi anlatmaya başlıyoruz. Konforlu bir uçuşun ardından şehre ayak basar basmaz hemen Amsterdam otelimize koştuk. Üstümüzü değiştirdikten sonra, keşfetmenin beklentisi ve heyecanıyla bir anda kendimizi dışarıda bulduk. Ne de olsa kalbimiz uzun zamandır Amsterdam için atıyordu. Çünkü bu neşeli şehrin dar sokakları, enfes kafeleri ve etkileyici müzeleriyle bir ömür yaşanılacak bir yer olduğunu öğrenmiştik araştırmalarımızdan. Acele etmek gerekiyordu bu şehrin insanı olabilmek için…
Kentin kalbi Dam Meydanı adeta yolumuzu gözlüyormuş. Ünlü balmumu heykel müzesi Madame Tussauds Amsterdam’da Dam Meydanı’nda yer alıyor. Biz 72 saate sığdıramadığımızdan ziyaret edemedik, ama sizi daha geniş zamanlarda uğramaya heveslendirmeden de geçmeyelim.
Bizim Amsterdam rüyamızı süsleyen asıl kahramanlar, büyüleyici kanallarıydı. İlk olarak bu kanalları ziyaret edeceğimize dair söz vermiştik kendimize. Amsterdam’ın “Kuzeyin Venedik’i” olarak anılmasını sağlayan kanalların tarihi Orta Çağ’a uzanıyor. Biz onların büyüsünü çözmek için tam 1 saat süren kanal turlarından birine katılarak tarihi kente karışan su sesini dinledik.
Kanal turumuzdan sonra, birçok önemli müzenin evi olan Müzeler Bölgesi’ne yol aldık. Çünkü sırada Van Gogh Müzesi’ni görmek vardı. Dünyanın en büyük Van Gogh koleksiyonunu sımsıkı kucağında saklayan müze, sanatçının kardeşi Theo tarafından düzenlenmiş. 200’den fazla tablo ve 500’den fazla çizimden oluşan bu koleksiyonu görmeden Amsterdam ayrılmamak lazım. Bizden söylemesi!
Vondelpark’tan Dünyanın Yüzen Tek Çiçek Pazarı Bloemenmarkt’a
Amsterdam turumuzun 2. gününde nereleri gezdik biliyor musunuz? Tabii ki bilmiyorsunuz, hemen anlatalım. Güne mis gibi bir başlangıç yapmak için 1864 yılında kurulan Vondelpark’ın doğasına bıraktık kendimizi. Etrafı müzelerle çevrili olan bu park, adını 17. yüzyıl şairi Joost van den Vondel’den almış. Bu park o kadar eğlenceli ve kültürlü bir park ki… Niye diye sorarsanız, Picasso ile Nelson Carrilho’nun imzasını taşıyan heykellerle süslü parkta bulunan açık hava tiyatrosu; birbirinden keyifli müzik, dans ve tiyatro etkinliklerine sahne oluyor.
Vondelpark’tan çıktıktan sonra, doğanın kucağından çok fazla uzağa gitmeyelim dedik. Burnumuza gelen çiçek kokularını takip ederek “Amsterdam Çiçek Pazarı”na gittik. Dünyanın yüzen tek çiçek pazarı olan Bloemenmarkt’ta yalnızca çiçek soğanları, tohumlar değil hediyelik ürünler de satılıyor. Bizim tercihimiz Hollanda’nın simgesi laleler oldu. Lale tohumlarımızı aldıktan sonra, 48 saatimizi tamamladık ve Amsterdam’daki son günümüz olan yarına daha enerjik uyanmak için güzel bir uyku çekmeye otelimize yol aldık.
Bisiklet Turuyla 72 Saatte Amsterdam’a Veda
Oteldeki kahvaltımızın ardından Amsterdam’daki son günümüze adım atmak üzere dışarı çıktık. Biliyorsunuz Amsterdam, bisiklet tutkunları için dünyadaki en güzel şehirlerden biri. Bisiklet yolları ve park yerleriyle adeta herkesi bisiklete binmeye davet ediyor. Biz de bu daveti geri çevirmedik tabii, bisiklet kiralayarak Amsterdam’ın dar sokaklarında oradan oraya koştuk. Pedal çevirmekten yorulduğumuzda ise şehrin şirin ve davetkâr kafelerinden birine girerek bizi merakla bekleyen bir fincan kahveyi yudumladık. Kahve keyfinin ardından pedal çevirmeye devam ettik ve son keşif yerimiz olan Amsterdam’ın ünlü müzelerinden Rembrandt Evi Müzesi’ne geldik. Ünlü Hollandalı ressam Rembrandt’ın altın renkli evi olan müze, Dam Meydanı’nın hemen doğusundaki Jodenbreestraat üzerinde bulunuyor. Siz de bizim gibi usta Rembrandt’ın hayatını ve çalışmalarını merak eden bir sanatseverseniz Amsterdam’daki gezinizin son durağı burası olsun.
Evet, bu yazının ardından siz de 72 saatte Amsterdam maceranızı başlatmak ister misiniz? O zaman Tripuck bir tıkla sizi dilediğiniz tarihte bu maceraya uçurmaya hazır. Umarız 72 saatte Amsterdam yazımızı beğenmişsinizdir.
Amsterdam Uçak Bileti’nizi Tripuck fırsat ve avantajlarıyla alabilirsiniz.