Kış seyahatlerini hasta geçirmemek için uygulayabileceğiniz yöntemler

Kış seyahatlerini hasta geçirmek, herhalde yaşanabilecek en keyifsiz durumlardan biri. Tam ucuz uçak bileti bulup, yola koyulmak için valiz hazırlarken, boğazınızın kaşınmaya başladığını hissedebilir, daha sonra hafif burun akıntısı ve öksürük derken hastalandığınızı fark edebilirsiniz. Tam da yola çıkarken keyfinizi kaçırabilecek bu durum, elbette seyahatiniz boyunca yakanızı bırakmayabilir. Bunu da kuşkusuz ki istemezsiniz. Hayalini kurduğunuz tatile çıkmışken, bunu hastalık nedeniyle halsiz geçirmekten doğal olarak kimse hoşlanmaz. Dolayısıyla buna bir çözüm bulmak ve önceden tedbir almakta fayda var. Özellikle uzun zamandır beklediğiniz bir tatil fırsatı yakaladıysanız, onu hasta geçirmemek için virüslere savaş açmanın şimdi tam zamanı.

Sonbahardan başlayarak kışın son ayına kadar, hatta bahar aylarından sayılan mart ayını da kapsayacak bir süre çerçevesinde hastalıklardan ve dolayısıyla virüslerden kurtulmak pek mümkün görünmüyor. Bilirsiniz; “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” Bahar geldiğini zannettiğiniz anda, mart ayında ortalık bir anda buz keser. Siz, “Acaba mevsimlik hırkaları çıkarmaya başlasak mı” diye düşünürken, aynı gün atkı ve bere takmadan sokağa çıkamayabilirsiniz. Bu da soğuk algınlıklarını, gripleri beraberinde getirebilir. Zaten çalıştığınız ofiste ya da evde birileri hastaysa, size de bulaşması neredeyse kaçınılmaz hale gelir. Ancak siz önleminizi aldıysanız, belki de çok hafif atlatabilir, hatta hiç hasta olmaya da bilirsiniz.

Bu noktada, aslında dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da birlikte seyahate çıkacağınız diğer kişileri de korumanız gerektiği konusu. Çünkü siz hastalanmasanız bile tatilde onlara bakmak zorunda kalabilir ya da seyahatiniz sürecinde yine hastalık kapma riski taşıyabilirsiniz. Elbette sevdiklerinize hastayken bakmak sizin için sorun olmayabilir ve hatta onlara bakmaktan kesinlikle gocunmayabilirsiniz. Ancak onların da seyahati keyifsiz geçirmesini ve tatilde mutsuz olmalarını istemezsiniz. Hele ki sağlığının bozulmasını hiç istemezsiniz kuşkusuz. Bu nedenle gelin önleminizi hep birlikte alın ve hem seyahatlerinizde hem de rutin yaşantınız içerisinde sağlığınızı korumak ve hastalanmamak için birkaç küçük ipucunu kullanarak kolaylıkla amacınıza ulaşın.

Peki hastalanmamak için neler yapabileceğinizi, ilaç almadan tamamen doğal yollarla kendinizi ve sevdiklerinizi nasıl koruyabileceğinizi biliyor musunuz? Evet, hastalıklardan korunmak için ilaçlara da ihtiyacınız yok. İşte tamamen doğal ve kış seyahatlerinizi en keyifli şekilde, sağlıklı geçirmenizi sağlayacak ipuçları…

Daha önce hastalandıysanız buna güvenerek hareket etmeyin

Kış boyunca, seyahatinizin gerçekleşeceği sürece kadar bir veya birkaç kere soğuk algınlığı geçirmiş veya grip atlatmış olabilirsiniz. Ancak sanmayın ki bu bir daha geçirmeyeceğiniz anlamına geliyor. Tekrar üşütmeniz zaten oldukça muhtemel. Bununla birlikte grip de farklı türde virüslerden geçebileceği için, vücudunuz tek bir virüse bağışıklık kazansa bile bir başkasından başka bir virüs kapabilir ve maalesef yeniden grip olabilirsiniz.

Daha önce hastalandıysanız buna güvenerek hareket etmeyin

Bu nedenle, daha önce hastalanmış olmanıza güvenmeyin ve tekrar hastalanabileceğinizi aklınızdan çıkarmayın. Dolayısıyla tekrar hastalanabilme ihtimalinize karşı mutlaka önlem alın.

Elbette bu önlemleri tek başınıza almamanızda fayda var. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi tek başınıza önlem almak yeterli olmayabilir. Evdekilerin de hastalıklara karşı önlem almasını sağlayabilir, hatta ofisteki yakın çalışma arkadaşlarınıza da hastalıklara karşı önlem almalarına yardımcı olabilirsiniz. Böylece hastalık kapabileceğiniz hemen herkesin hastalanmasını önleyebilirsiniz.

C ve D vitaminlerini almaya özen gösterin

Bildiğiniz gibi vitaminler bağışıklığı artırmada ve hastalıklara karşı direncimizi korumada oldukça önemli. Ancak bunları doğal yollarla almanız sizin için çok daha faydalı olacaktır. Güneşli günlerde cildinizin mümkün olduğu kadar güneş alabileceği şekilde güneşte kalabilir, belki parkta çimlere uzanabilir ya da balkonunuzda bacaklarınızı uzatıp, oturabilirsiniz. Böylece sık sık D vitamini alarak, bağışıklığınızı güçlendirme fırsatı bulabilirsiniz.

C ve D vitaminlerini almaya özen gösterin

Bununla birlikte C vitamini de elbette son derece önemli bir diğer vitamin grubu. Aslında C vitamininin doğrudan soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklardan koruması mümkün değil. Ancak demir emilimini artırması ve sindirim sorunlarını düzenlemesi, bu tür hastalıklardan korunmak için alacağınız diğer önlemler adına yediğiniz, içtiğiniz her şeyin kolaylıkla sindirilmesini sağlayarak, dolaylı yoldan etki eder. Bu nedenle C vitamini de hastalıklara önlem almanızda son derece etkili olacaktır.

Taze meyve ve sebze tüketmeye çalışın

Vitaminlerden bahsederken elbette taze meyve ve sebzelerden bahsetmemek olmaz. D vitaminini yalnızca güneşten alabilirsiniz ancak C vitamini açısından zengin pek çok meyve ve sebze bulunuyor. Bununla birlikte daha pek çok vitamin ve mineral değerler için taze meyve ve sebzelerden tüketmekte yarar var.

Taze meyve ve sebze tüketmeye çalışın

Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki o da pişirme şekli. Pişirme şekli, taze meyve ve sebzelerin içerdiği besin değerlerini etkisiz hale getirebilir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar buharda pişirmek ya da çiğ tüketilebilenleri bu şekilde tüketmek daha yararlı olabilir. Elbette tüm sebze ve meyveleri bu şekilde tüketmek istemeyebilirsiniz. Bu nedenle, mümkün olduğu kadar buharda pişirebileceğiniz bir kısım sebze veya meyveyi ayırabilir, geri kalanı dilediğiniz gibi tüketmek üzere, pişirmek istediğiniz türde pişirebilirsiniz. Böylece hem damak tadınıza uygun yemekler yapabilir hem de bağışıklığınızı artırmak üzere vitamin ve mineralleri alabileceğiniz alternatifleri de sofranızda bulundurabilirsiniz.

Metabolizmanızı hızlandırın

Metabolizmayı hızlandırmak, vücudunuzun bütün sistemlerinin düzenli ve sağlıklı bir şekilde çalışması, dolayısıyla hastalıklara savaş açması için son derece önemli. Bu nedenle metabolizmayı hızlandıracak şekilde yaşamak ve yemekte fayda var.

Peki bunu nasıl yapabilirsiniz?

Metabolizmanızı hızlandırın

Öncelikle vücudunuzun sıvı dengesini korumak ve hatta artırmak gerekiyor. Bu dolaşımı hızlandıracağı için son derece önemli bir nokta. Bununla birlikte spor yapabilir, spor yapmaya vaktiniz yoksa hareket alanınızı genişletebilirsiniz. Örneğin ofiste çalışıyorsanız, arada mola verdiğinizde merdiven inip çıkabilir, çevrede kısa yürüyüşler yapabilir ya da ofisiniz müsaitse birkaç esneme hareketi yapabilirsiniz. Uzun süre masa başında oturmak metabolizmanızı yavaşlatır. Bu da yalnızca damar tıkanıklıkları değil, aynı zamanda sindirimin de yavaşlamasına ve dolayısıyla aldığınız vitaminlerin emilimini zorlaştırır. Dolayısıyla, hastalıklara karşı direncinizi düşürür.

Bununla birlikte uykunun azı da çoğu da zarar. Fazla uyumak da metabolizmanızı yavaşlatabilir. Daha hareketli ve dolayısıyla metabolizması hızlı olanlar, hastalıklarla savaştan zaferle çıkıyorlar. Siz de ölçülü bir şekilde uyuyarak, metabolizmanızın hızlanmasını sağlayabilirsiniz.

Sıvı tüketiminizi artırın

Gördüğünüz gibi her şey ucuz uçak bileti bulmakla bitmiyor. Tatile çıkarken pek çok detaya önem vermeniz gerekiyor ki seyahatiniz keyifli geçsin.

Sıvı tüketimini artırmanın ve metabolizmayı hızlandırmanın öneminden bahsetmiştik. Peki sıvı tüketimini artırırken neler yapabilirsiniz?

Sıvı tüketiminizi artırın

Başta su olmak üzere sıvı tüketiminizi artırmaya çalışmanız gerektiğini öncelikle cepte tutalım. Ancak, bahsettiğimiz sıvılar elbette asitli ya da katkı maddesi bulunan içecekler değil; bunun altını çizmekte fayda var. Ölçülü şekilde bitki çayları tüketimi (bazı bitkilere dikkat etmekte fayda var. Bu nedenle doktorunuza danışın.), taze sıkılmış sebze ve meyve suları (bu noktada da alerjik reaksiyonlara ve birlikte kullanacağınız sebze ve meyvelere dikkat etmeli ve uzman kontrolünde tüketmelisiniz), ayran, ev yapımı smoothie’ler, süt olabilir. Elbette tüm bunları tüketirken vücut intoleransınız hakkında bilgi edinin ve size dokunması muhtemel ürünlerden uzak durun.

Su içerken zorlanıyorsanız, bunun üstesinden gelmek için pek çok klasik yöntemi duymuş olabilirsiniz. Suyun içine limon dilimi, elma dilimi, nane yaprağı ya da tarçın çubuğu gibi suyu tatlandıracak meyve veya bitkiler atabilirsiniz. Böylece suyun aroması artacak ve belki de su tüketiminiz daha keyifli hale gelecektir. Siz de bunları deneyebilir ve su tüketiminizi artırmaya çalışabilirsiniz.

Doğal gargaralar kullanın

Hastalıklarla savaşta tamamen doğal yöntemlerden bahsedeceğimizi söylemiştik. O halde tamamen doğal gargaralarla boğazınızı temizlemeye ne dersiniz? Böylece boğazınızdaki tüm zararlı bakterilerden ve mikroplardan arınabilirsiniz.

Doğal gargaralar kullanın

Malzemelerimiz su ve tuz veya su ve karbonat kadar basit ve her evde bulunan malzemeler. Bir bardak suyun içine bir tatlı kaşığı karbonat ya da bir tatlı kaşığı tuz atın ve karıştırın. Daha sonra bununla ağzınızı çalkalayın ve boğazınızı gargara yaparak temizleyin. Bunu gün içinde yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalamanızın ardından yapabilirsiniz. Hastalıklara karşı korunmanızda hem zararsız hem de etkili yöntemlerden biri olacaktır.

Siz de sevdiklerinizin sağlığı ve kendi sağlığınız için bu tür küçük tüyolarla hastalıklara karşı önleminizi alabilir, hayalini kurduğunuz kış tatilini sağlıklı bir şekilde geçirebilirsiniz. Tripuck.com üzerinden seyahatinizin tüm aşamalarını planlayabilir ve seyahatinize kadar kendinizi korumaya alabilirsiniz. Ucuz uçak bileti, otel ve havalimanı transfer hizmetlerini aynı kanal üzerinden kolaylıkla planlamak, Tripuck’ta mümkün. Acele edin ve seyahatiniz için sağlık önlemlerinizi almaya bugünden başlayın.

Scroll to Top