Size göre batı sanatı tarihinin en etkileyici ressamları kimler? Eğer aklınıza gelenler arasında Van Gogh varsa bu gezi yazımız tam size göre! Çünkü büyük üstadın eşsiz eserlerini yerinde görmek ve doğum gününü kutlamak için doğduğu topraklara, Amsterdam’a uçtuk.
İçindekiler
37 Yıllık Kısacık Bir Ömre Sığan Binlerce Ölümsüz Eser…
Öncelikle size önemli bir soru soralım: 30 Mart 1853’te hayata gözlerini açan Hollandalı usta ressamın 37 yıl gibi kısa bir ömür sürdüğünü biliyor muydunuz? Usta sanatçı, bu kısıtlı süreye yaklaşık 2.000 hayranlık uyandırıcı eser sığdırmış.
Dediğimiz gibi Amsterdam’a ayak basma sebebimiz belli, doğum gününü kutlamak! Hal böyle olunca ilk ve tek durağımız Van Gogh Müzesi oluyor. Avrupa’nın en çok tarihi esere sahip 2. müzesi olarak bilinen müze, Gerrit Rietveld adlı mimarın eseri… Kapılarını ilk 1973 yılında, ressam’ın fırça darbelerine tutkun binlerce ziyaretçi için açmış.
Dört Katlı Van Gogh Müzesi’nde Sanat Dolu Bir Gün
Sanatçının kardeşi Theo tarafından düzenlenmiş olan dünyanın en kapsamlı Van Gogh koleksiyonu burada yer aldığı için müze; hayranlarının ortak buluşma noktası adeta. Bu yüzden resimlerinde büyük anlamlar yakalayan her hayranın bizim gibi Amsterdam’a 1 günlüğüne de olsa gelip mutlaka müzeyi ziyaret etmesi gerekiyor. 200’den fazla resmi, 500’den fazla çizimi, mektupları ve daha fazlasını canlı canlı görme fırsatını kaçırmak istemezsiniz ne de olsa değil mi?
Önemli eserlerinin hepsini dört katlı müzenin birinci katında kronolojik olarak görebilirsiniz. Tabii ki biz de buradan başladık eserleri merakla gezmeye… Ustanın “Patates Yiyenler” gibi karanlık ve kasvetli eserleriyle başlayan kronolojisi; akıl hastanesinde geçirdiği yıllar ve son üç ayında çizdiği ıstıraplı resimleriyle sona eriyor. İkinci katta, hayatı ve sanat dönemleriyle ilgili bilgisayar kayıtlarına ulaşabileceğiniz bir alan bekliyor sizi. Üçüncü ve dördüncü katta ise sanatçının daha az tanınmış eserlerini görebilirsiniz.
Van Gogh’a Veda Zamanı
Sanat dolu koca bir günün ardından “Bugün Van Gogh Müzesi’nde hangi eserleri gördük?” diye aklımızdan geçirdiğimizde, her bir eserin ne kadar mükemmel olduğunu bir kez daha hatırladık. İzin verirseniz size de hatırlatmak isteriz bu değerli eserleri: Arles’teki sarı ev için hazırladığı natürmort eseri “Günebakan Vazo”, zihinsel ıstırabını yansıtan “Buğday Tarlasındaki Kargalar”, Japon sanatına duyduğu ilginin göstergesi “Yağmurdaki Köprü”… Van Gogh’un en ünlü eserlerinden Arles’teki sarı evin hikayesini anlattığı “Arles’teki Yatak Odası” ile otoportrelerinin sonuncusu olan ve çok tanınan “Kendi Portresi” tablolarını ise şu an Japonya’da sergilendikleri için göremedik. Ancak bu eserler mart ayının ikinci yarısında Van Gogh Müzesi’ndeki yuvasına dönmüş olacak. Bu yüzden siz eserleri hâlâ yerinde yakalayabilirsiniz, biz ise “Artık bir dahaki sefere…” diyoruz.
Bahar ayları gelince Amsterdam’a bir günlük de olsa mutlaka gitmelisiniz usta Van Gogh’u doğum gününde anmak için… Ama siz illaki mart ayını beklemeyin ve yılın her günü açık olan Van Gogh Müzesi’ni ziyaret etmek için hemen Tripuck’dan Amsterdam uçak bileti alın.